(a) çıkmak, zuhur etmek. It was a cloudy day, but the sun at last broke through. (b) çığır açmak,
büyük bir engeli aşmak, yeni ufuklar açacak önemli bir keşifte bulunmak. Scientists hope to break through soon in their fight against cancer. (c) zorluğa rağmen ilerlemek, yarıp geçmek, yarmak. Our soldiers broken through the enemy's defence line.